On iki destansı hikâye ve bir önsözden oluşur.
İçerdiği hikâyeler tarih boyunca dilden dile,
anlatıcıdan anlatıcıya aktarılan birer sözlü gelenek
ürünüdür.
Hikâyeler
kulaktan
kulağa
aktarıldığından dolayı gerçek hâlinin dışına
çıkmıştır. XV. yüzyılın ikinci yarısında yazıya
geçirildiği tahmin edilir.
Oğuzların yaşam biçimlerinden, ekonomisine,
inançlarından, giyinişlerine, beslenmelerinden
içinde yaşadıkları doğaya kadar pek çok konuda
bilgi sağlayan bir kaynaktır.